1- “Madem bu Kur’an’ın Allah’ın kelamı olduğuna inanmıyorsunuz ve bir insanın sözüdür diyorsunuz, o halde Muhammed (S.a.v.) gibi okuma yazma bilmeyen, ümmi bir kişi böyle bir kitap yazsın da görelim.”. Kur’an’ın bu meydan okumasına karşı hiçbir ümmi meydana çıkamadı. Ve Kur’an 2. defa meydan okudu Buayetlerden anlaşılan şudur; Temizlenenler zikir ehli olanlardır. Hz. Resul-ü Ekrem (s.a.a)'den sonra Ehl-i Beyt'in, Kuran ilminin varisleri olduğu ve Kuran'ın beyan hakkının Ehl-i Beyt'te olduğunun bir diğer kanıtı şudur; Allah'u Teâlâ Kuran'ı Kerim'de Hz. Kendisinden endişe ettiğini bildirince Hz Hatice, iyi sıfatlarını anlatarak Allah'ın kendisini mahcup etmeyeceğini söyleyip teselli etti. Bundan sonra Hatice O'nu hristiyanlığı seçmiş bir bilgin olan amcaoğlu Varaka bin Nevfel'in yanına götürdü. Bilinç adı verdiğimiz şeyin beyinde başlayıp beyinde bittiğinin kanıtı yoktur. Vicdan adı verdiğimiz şeyin yürekte olduğunun da kanıtı yoktur. Ama vicdanın beyinde olduğunu düşünen, öyle hisseden hiç kimse yoktur. Hoş, bu şeylerin yerini sormak da gereksizdir. Sevginin veya tiksintinin veya adaletin veya başka soyut 27/1 Ta, sin. Bunlar Kur'an'ın ve apaçık olan kitabın ayetleridir 38/1 Sad. Düşün öğüt ve uyarılarla dolu olan bu Kuran'ı! 2/2 Bu, kendisinde şüphe olmayan, muttakiler için yol gösterici olan bir kitaptır. 2.176 - Bu, Allah'ın Kitabı şüphesiz hak olarak indirmesindendir. DX7si. kuranın allah'ın kitabı değil de insan ürünü bir kitap olduğunun kanıtı olan 65 "diyanet çevirisi"ey peygamber! mü’minleri savaşa teşvik et. eğer içinizde sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüz kişiye galip gelirler. eğer içinizde sabırlı yüz kişi bulunursa, inkâr edenlerden bin kişiye galip gelirler. çünkü onlar anlamayan bir 66 "diyanet çevirisi"şimdi ise, allah yükünüzü hafifletti ve sizde muhakkak bir zaaf olduğunu bildi. eğer içinizde sabırlı yüz kişi olursa iki yüz kişiye galip gelirler. eğer içinizde sabırlı bin kişi olursa, allah’ın izniyle iki bin kişiye galip gelirler. allah, sabredenlerle çevirelere de bakarsınız, değişen bir şey bu iki ayetten ortaya çıkanlar şunlar muhammed müslümanların savaşmasını istiyor. ancak savaşmak dile kolay. işin ucunda ölmek var, korku var, ızdırap var. haliyle bir teşvik lazım ve muhammed'in ihtiyaç duyduğu o teşvik enfal 65 ile geliyor. ayete göre 20 mümin 200 kişiye galip gelir diyor. gazı alan müslümanlar da savaşıyor. ancak hiçte öyle olmadığını görüyorlar. bundan sonra da millet muhammed'e mırın kırın edince, onun allah tarafından indirildiğini iddia ettiği ayeti sorguluyorlar muhtemelen. hani 20 mümin 200 kişiyi öttürürdü falan diyorlar seferde ilkinden tamamiyle farklı olan enfal 66 yetişiyor imdada ve diyor ki "şimdi ise, allah yükünüzü hafifletti ve sizde muhakkak bir zaaf olduğunu bildi." aslında 100 kişi 200 kişiye galip gelir. bak sen. e hani allah herşeyi bilirdi. bu ayetlere göre bildiğin sonradan anlıyor. madem bir zaaf vardı da enfal 65 gelirken niye anlamadı herşeyi bildiğine göre enfal 65'den sonra enfal 66'yı göndereceğini de biliyordu. belki de enfal 66 bunların savaşması için yeterli gazı vermiyor. ondan 65i gönderiyor bu sayede bunlar savaşıyor. sonra da enfal 66yı gönderiyor bağıntısı kurulabilir. ancak o zaman da allah insanlara yalan söylemiş olduğu sonucu çıkıyor. ayetlerin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler 1- ibn ishak der ki abdullah ibn ebî necîh kanalıyla abdullah ibn abbâs'tan rivayette o şöyle diyor"ey o peygamber, mü'minleri savaşa teşvik et. eğer içinizden sabırlı yirmi kişi bulunursa onlar iki yüz kişiye galip gelirler. eğer sizden yüz kişi olursa kâfirlerden binini yener." âyet-i kerimesi nazil olunca bu müslümanlara ağır geldi ve yirmi kişinin iki yüz kişiyle, yüz kişinin bin kişiyle savaşması emrini gözlerinde büyüttüler. allah tealâ da onların bu yükünü hafifletti, başka bir âyetle bunu neshetti ve şöyle buyurdu"şimdi allah sizden hafifletti. bildi ki sizde muhakkak bir zayıflık vardır. o halde içinizden sabırlı yüz kişi olursa iki yüz kişiyi yenerler. eğer sizden bin kişi olursa allah'ın izniyle iki bin kişiye galip gelirler. allah sabredenlerle beraberdir." [1]2- abdullah b. abbas diyor ki"eğer içinizden sabırlı yirmi kişi çıkarsa iki yüz kişiye galip gelir..." ayeti nazil olunca, bir müslümanın on düşman karşısında direnmesi farz kılınmıştır. bu ise müslümanlara çok zor geldi. bunun üzerine bu âyet nâzil oldu. ve müs-lümanların yükünü hafifletti. ancak, allah teala, karşı konacak düşman sayısını eksilttiği nisbette müminlerin sabrını da eksiltti."[2]3- ibn abbâs der ki"düşmanlarının yarısı kadar olduklarında düşmandan kaçmaları onlara yaraşmaz ama yarısından az oldukları zaman onlarla savaşmaları vacip olmaz, onlardan uzaklaşmaları ve onlarla savaşı terketmeleri caiz olur."[3]4- ibn abbâs'tan gelen bir rivayette birinci âyet-i kerime ile bir zaman, ikinci âyet-i kerime nazil oluncaya kadar müslümanların amel ettikleri ayrıntısına da yer verilmektedir."[4]5- ibn abbâs der ki"allah, ashaba bir kişinin, on kâfirle savaşmasını farz kılınca, bu onlara zor ve ağır geldi. bunun üzerine cenabı hak, bunu bir kişinin iki kişiyle savaşması emriy-le kaldırdı ve bu ayeti indirdi."[5]6- fahreddin er-razi der ki"önceki 65. ayetteki mükellefiyet müslümanlara zor ve ağır gelince, cenâb-ı hak, bu ayetle müslümanların üzerinden o yükü kaldırdı. atâ'nın rivayetine göre ibn abbas şöyle demiştir"ilk emir inince, muhacirler niyazda bulunarak"ey rabbimiz, biz açız; düşmanımız ise tok. biz gurbetteyiz, düşmanımız ise yurdunda ve ailesi içinde. biz memleketimizden, mallarımızdan ve çoluk çocuğumuzdan ayrı düşmüşüz, düşmanımız ise böyle değil" dediler. ensar da "biz hem düşmanımızla uğraşıyoruz, hem de din kardeşimiz olan muhacirlere yardım ediyoruz." dediler. işte bunun üzerine, hükmü hafifleten bu 66. ayet indi." [6]7- ikrime de şöyle der"müslümanların sayısı az iken, bir müslüman on kâfire veya on müslüman yüz kâfire karşı sabr-u sebat göstermekle emrolunmuşlardı. fakat müslümanlarm sayısı çoğalınca, cenâb-ı hak, onlar hakkındaki bu hükmü hafifletti. işte bundan ötürü ibn abbas"üç kişiden kaçan mü’min. firar etmiş olmaz. ama iki kâfirden kaçan, firar etmiş sayılır" demiştir." [7][1] ibn hişâm, es-sîretu'n-nebeviyye, 1/675-676; ishak ibni râheveh, müsned, imam celaleddin es-suyuti, lubabu’n-nukul fi esbabi’n-nuzul, fatih yayınevi 1/332-333.[2] buharî, tefsir el-kur'an, 8/6; ebu davud, el-cihad 114 2646; ibn cerir et-taberi, câmiu'l-beyân.[3] ibn hişâm, es-sîretu'n-nebeviyye, 1/675-676.[4] ibn cerir et-taberi, câmiu'l-beyân, 10/27. [5] ishak b. rahuye, müsned.[6] fahreddin er-razi, mefatihu’l-ğayb.[7] fahreddin er-razi, mefatihu’l-ğayb. çelişki bulmak isteyenler için bir ilgili ayetler“gevşemeyin, üzülmeyin; eğer gerçekten iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz.” al-i imran suresi, 139“nice küçük topluluk, daha çok olan bir topluluğa allah'ın izniyle galib gelmiştir; allah sabredenlerle beraberdir." bakara suresi, 249 “8 enfal suresi – 65sen ey peygamber! savaşta ölüm korkusunu yenmeleri için inananları yüreklendir eğer sizden dirençli yirmi kişi olursa, bunlar iki yüz kişiyi alt eder; yok eğer sizden yüz kişi olursa, inkarda direnenlerden bin kişiyi alt eder çünkü onlar derin kavrayıştan mahrum bir yığındırlar.8 enfal suresi – 66şimdi allah yükünüzü hafifletti. bilmiştir ki sizde bir zaaf var. içinizden sabırlı yüz kişi olsa, iki yüz kişiye galip gelir; sizden bin kişi olsa, allah'ın izniyle iki bin kişiye galebe çalar. allah, sabredenlerle beraberdir! mustafa islamoğuiki farkı durumdan bahsediliyor1. durumda 65'te zaafı olmayanlardan 2. durumda 66'da ise zaafı nesh alem. enfal 65eğer içinizde sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüz kişiye galip içinizde sabırlı yüz kişi bulunursa, inkâr edenlerden bin kişiye galip 66eğer içinizde sabırlı yüz kişi olursa iki yüz kişiye galip içinizde sabırlı bin kişi olursa, allah’ın izniyle iki bin kişiye galip gelirler.bkz bin galatasaraylı on bin fenerliyi yok ederbkz cimbom old boysbkz oran ve orantıbkz kesirlerbkz sadeleştirmebkz allah'ın sözü vs cimbom old boys'un sözübkz allah ve kesirli işlemlerbkz kuran'da miras bölüşümübkz kuran'ın insan yapısı olduğunun delilleri islamcıların neden bir gün öyle bir gün böyle davrandıklarının delili ayetlerdir. peygamberlerinin de zamanında sürekli bir güncelleme sürekli bir 'duruma göre' tebliğde bulunması takipçilerine de sirayet etmiş görünüyor. kuran'da bu türden çok fazla birbirini geçersiz kılan hükümler var. bkz nesho yüzden ortadoğu'nun gerici liderlerinde ve toplumlarında kalıtsal bir sorun olan 'kaypaklık', varlığını yüzyıllardır sürdürmekte. sadece sayısal oranlara bakarak çelişkili olduğu iddia edilen bu ayetler dikkatli okunduğunda 1 dakika aralıkla gelmediği, farklı zaman ve farklı şartlardan bahsedildiği, 65. ayetin savaş kararı aldıran ayet olduğu, 66. ayetin ise "şimdi" ile başlamasıyla hemen savaş öncesinde geldiği 65 savaş kararı alındığında gelen ayet, "ey nebi! mü’minleri savaşmaya cesaretlendir..." diyor. enfal 66'da ise kuran'ın ilk muhataplarının belirli bir savaş öncesi durumunu anlatıyor! diğer savaşlarda oran muhtemelen farklıydı. ayet "şimdi" el'âne ile başlıyor yani 2 ayet arasında zaman ve şartlar farklı dolayısıyla bir çelişki yok!hatta devamı da enfal 67, 68, 69, 70 gibi ayetler savaş ortamında geldi. peki tehlikeli ortamlarda vahiy gelince ne yaptılar? bkz nisa suresi 102. ayet öncelikle söz konusu ayetler başlıkta sıkca söylenmiş ama yine de ben ekleyeyimenfal 65eğer içinizde sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüz kişiye galip içinizde sabırlı yüz kişi bulunursa, inkâr edenlerden bin kişiye galip 66eğer içinizde sabırlı yüz kişi olursa iki yüz kişiye galip içinizde bin kişi olursa, allah’ın izniyle iki bin kişiye galip genel olarak tartışılan 2 şey var. birincisi "allah fikir mi değiştirdi?", ikincisi "allah müminleri savaşa mı teşvik ediyor?"ben zannımca cevap vereceğim. kimseyi ikna etmek gibi bir gayem yok sadece düşündüğümü ve inandığımı sorudan başlayayım. bence orda savaşmak ve yenmek fiilleri kılıç kuşanıp katletmekten ziyade mücadele edip en sonunda kafirleri islam'a ikna etmek anlamında kullanılmış. "hastalığa karşı verdiği savaşı kaybetti" örneğinde kullanıldığı gibi fiziksel bir savaş olduğunu soru için düşüncem ise şöyle, 2 farklı durum hakkında 2 farklı tespit yapılmış. yani allah'ın fikir değiştirmesi gibi bir durum olduğunu düşünmüyorum. ilk durumda vurgulanan "sabırlı" kelimesi çok şeyi ifade ediyor. demek istenen "eğer sabırlı ve birlik olursanız 1 mümin 10 kafire bedeldir" deniyor. ancak daha sonrasında yaşanan olaylar doğrultusunda müminler allah'ın istediği kadar sabırlı ve dayanışma içerisinde hareket etmiyor ve yeni bir ayet iniyor. "allah sizin zaafınızı biliyor. sabırlı ve dayanışma içerisinde olamamak o sebepten sizin yükünüzü hafiflettik. 1 mümin 2 kafire bedeldir."bu noktada "allah bunu biliyorsa neden ilk ayet indi?" denmesi islam'a inansanız da inanmasanız da çok sığ bir görüş. zira allah'ın kullarını bir şekilde sınaması gerek. onlardan sabırlı olmasını isteyerek onları sınıyor ancak onlar söylemekte fayda görüyorum, din tamamen tartışmaya açık bir konudur. ben kendi görüşlerimi paylaştım. bu surenin öncesi incelenirse, bu ayete gelene dek müminler zaten bedirde savaşmıştı ve galip gelmişti. enfal suresi de çoğunlukla yaşanan o savaşa göndermelerin olduğu bir sure. ortada yeni bir savaş söz konusu değil. savaş yaşanmış bitmiş. haliyle müminleri teşvik etmeyi, gazlamayı gerektirecek bir durum yok. iki ayet arasında yaşanan bir savaş da yok. yani muhammed'e mırın kırın ettirecek, 65. ayeti müminler nezdinde sorgulatacak bir durumun yaşandığını söylemek mümkün değil. sonuç olarak yazarın zannını delillendirecek bir veri yok elimizde. bu ayetler hiçbir şekilde kuran'ın beşeri olduğunu sure savaş sonrası nasıl tavır alınacağıyla ilgili öneriler içeriyor. örneğin 8/58, ahit yapılan kavmin hıyanetinden endişe edersen sen de ahdi boz diyor. 60. ayet, olası bir savaşa hazırlıklı olunması gerektiğini söylüyor. 61. ayet, eğer barışa yaklaşırlarsa siz de yaklaşın diyor. 65. ayet, ise iki taraf arasında bir tespitte bulunuyor onlar anlayışsız bir topluluk olduğu için, siz onlardan on kat güçlüsünüz diyor. sonrasında gelen ayet ise ilginç bir şekilde "zaaf" bulunduğu için müminlerin tarafının hafiflediğinden, artık on kat değil; iki kat güçlü olduklarından söz ediyor. bence bu ayetlerin böyle peş peşe gelmesi, topluma, güçlerinin sürekli olduğu ve asla zayıflamayacaklarıyla ilgili bir yanılgıya gitmelerine engel olmak için bir ders verme sebebiyleydi. bir de şöyle düşünülebilir belki de bu ayet, toplumun zayıflamasına neden olan etkenin kendisiydi. olamaz mı? belki de bu ayet o toplumun şımarmasına, "nasıl olsa üstünüz" yanılgısına sebep olduğu içindir ki bir zayıflama gerçekleşiyor. kısaca, yazarın önerilerini çürütmek çok rahat bir şekilde mümkün. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın. bu kaynakta belirtilen akademik çalışmaya göre gerçekleştirildiği iddia edilen hadise. müslümanlar tarafından hz. osman tarafından yazdırıldığına inanılan 2 nüsha ile bugünkü kuran'ı karşılaştırarak, aradaki imla farkları dışında bir farklılık olmadığı tespit edilince, yine kaynaktaki açıklamalara göre, kuran'ın "vahyedildiği andan" itibaren bugüne kadar değişmemiş olduğu kanıtlanmış. sanırım arkadaşlar kuran'ın hz. osman'a indirildiğine inanıyorlar. ayrıca kuran'ın kendisinde defalarca, kuran'da hiçbir değişikliğin yapılamayacağı belirtildiği halde, imla değişiklikleri esası bozmadığından, hiçbir değişme olmadığı ispatlanmış oluyormuş. analitik zekaya, şu bilimsel yönteme bakın hele. dünyada bu şekilde işleyen ilahiyat diye bir bilim dalının var olması, hakikaten bilimin adına ilahiyat yazacağıma diyanet yazmışım, kuduk'a teşekkürler.. "allah kuran çarpsın değişmedi" denerek ispatlanmışsa pek bir kıymeti olmaz sanırım. müslümanların yaklaşık 1400 yıldır, her ramazanda, binlerce camiide, binlerce kez okudukları mukabeleler ile yaptıkları ispat. inside the koran adlı belgesel konuya farklı bir bakış açısı olabilir. neden bu denli kafaya takıldığını anlayamadığım açığa değişmediği yönünde bu kadar tarihsel veri varken değiştiğini iddia etmeye çabalamak niye? değiştiği kuranda yazıyor diye mi lan? kuranda yazan herşeye bu kadar mı muhalifsiniz. insanlar iki bacaklıdır dese ona bile itiraz edecek gibisiniz. tarihsel bir perspektifle konuya yaklaştığında hakikaten değiştirilmesi mantıklı değil işte, değişmemiş gibi duruyor. kabul edin bundan sonra güdün militan ateizminizi. değiştirildiğini iddia ederek elinize ne geçiyor...ne yani, muhammed'e inen kuran tertemiz ve harikuladeyken sonra osman tarafından değiştirilerek kadınları baskılayan, şiddet yanlısı, tutarsız bir kitap haline mi getirildi? öncelikle belirteyim ki; kur'an'ın değişmemiş olduğunun ispatı bilimsel olarak mümkün yine belirteyim ki; kur'an'a iman etmiş biri için, değiştirilmiş olma ihtimalini düşünüp şüphe etmek bile mümkün kendisine inanan insanlar için, peygambere indiği şekliyle bugüne kadar korunmuş, tek harfi bile değiştirilmemiş bir kitaptır. çünkü kur'an'ın kendisinde allah, "onu koruyacağını" söylemiştir. o halde, bir müslüman kur'an'ın değiştirilmiş olabileceği gerçeğini, önüne hangi kanıt getirilirse getirilsin reddetmek zorundadır ve zaten reddeder de...bu anlattıklarım işin "iman" bölümüydü. şimdi iman kısmından sıyrılıp bir de "dışarıdan" biri olarak bakalımkur'an, peygamberin ölümüne kadar bir kitap haline getirilmedi. bizzat islami kaynakların belirttiği gibi, sahabe tarafından ezberlendi. ayetlerin tümü veya bir kısmı ise hurma dalları, deri, taş ve kemik parçalarına yazılarak saklandı. peygamberin ölümünden sonra ise, yemâme savaşı sonrası vahiy katiplerinin ve kur'an'ı ezbere bilen çok sayıda sahabenin ölmesi nedeniyle kur'an'ı kitap haline getirmek akıllara gelir. bunun için hz ömer'in ısrarlarıyla hz ebu bekir, kur'an surelerinin yazılı olduğu yukarıda saydığım nesneleri toplatır, ezbere bilenlerin ise en az 2 şahit ile bildikleri ayetleri getirmelerini ister. bu şekilde kur'an bir kitap haline getirilir ve saklanır. islam toprakları genişleyince, hz osman 7 adet daha kur'an yazdırır ve bunları uzak islam şehirlerine gönderir. işte bugün elimizde olduğunu düşündüğümüz en eski kur'an, bu 7 kitaptan biri kabul edilir. şimdi, asıl tartışma şurada kur'an'ı ezbere bile çok sayıda sahabe, ilk kitap oluşturulmadan önce öldü. aynı zamanda kur'an'ın tümü taş, deri vs parçalara yazılmamıştı. kur'an yazımı sırasında ayet bildiriminde bulunan kişilerin bir kısmı kur'an'ı doğrudan peygamberden değil, sahabeden öğrenmişti ve o sahabeler artık yoktu. getirilen taş, kemik, yaprak vs parçalarda yazılı kur'an ayetlerinin tümü peygamber döneminde yazılmamıştı. o öldükten sonra da bu yazım işi halde, kur'an ilk toplanırken, bazı ayetler eksik kalmış, bazı ayetler ise başkaları tarafından uydurulmuş olabilir mi?hz ebu bekir'den hz osman'a kadar geçen uzun süre boyunca, ilk yazılan kur'an elden ele dolaşmış, en son hz ömer'in kızı hz hafsa'da kalmıştı. oysa hz osman'ın yazdırdığı kur'an ise, hz hafsa'daki kur'an kopyalanarak yazılmamış, yeniden bir yazım söz konusu olmuştu. islami kaynaklar, hz osman'ın bu yeni yazılan kur'an'ı, hz hafsa'daki kur'anı ödünç alarak kontrol ettirdiğini ve bir farklılık görmediğini söyler. bunun üzerine bu yeni kur'andan 7 tane daha yazılıp dağıtılır. özbekistan'da bir müzede yer alan hz osman dönemine atit 7 nüshadan biri tartışma da burada olur. hz osman döneminde yazılan kur'an gerçekten hz ebu bekir'in yazdırdığı ve en son hz hafsa'da kalan kur'an'ın aynısı mı? eğer elimizde hz ebu bekir'in yazdığı kur'an zaten mevcut ise niçin yeniden bir derleme işine girişildi? velev ki, bu derleme işinden sonra hz osman ilk kitabı hz hafsa'dan ödünç isteyip karşılaştırma yapıyor. niçin doğrudan bu kitabı alıp kopyalattırmadı? yoksa, hz osman'ın yaptığı söylenen bu kontrol, şüpheleri ortadan kaldırmak için sonradan uydurulmuş bir rivayetten mi ibaret?elimizde ne hz hafsa'daki kur'an, ne de hz osman'ın yazdırdığı nüsha yok. sadece, hz osman'ın yazdırdığı kitabın 7 kopyasından biri olduğu söylenen 2 nüsha var. bu nüshaların gerçekten hz osman dönemine ait nüshalar olup olmadığını da bilemiyoruz. peki bilgi eksikliği nereden kaynaklanıyor?islam'ın ilk yüzyıllarında, tarihi olayları kayda geçiren ve bunları yazılı belgeler olarak gelecek nesillere aktarmayı amaçlayan "tarihçi" bulunmuyor. yani aslında, islam'ın ilk yılları, 4 halife ve ilk emevi yıllarına ait elimizde tarihçilerce kayda geçirilmiş yazılı bir kaynak yok. bu nedenle ki, söz konusu devirlere ait tüm bildiklerimiz rivayetler ve yüzyıllar sonrasında yazılmış eserlerden ibaret. öyle ki; ehl-i sünnet'in en güvenilir ve en eski hadis kaynaklarından biri olan sahih-i buhari bile, peygamberin ölümenden 200 yıl sonra yazılmış. bkz şeytan ayetleribkz incilin değiştirilmesine rağmen kuran'ın korunması/manzikertbir tür ego tatmini, iman doyurma ihtiyacı sonucu yapılmış eylem. tutarsız, çelişkili, tanrısal bir kurgudan ve akıldan yoksun, tanrısal bir düzene değil insani günlük siyasete sahip bir mantalitesi bulunup sık sık görüş değiştiren bir yazarı olan, insani kin, nefret, intikam ve yeminler içeren ve yahudi efsanelerini tekrar edip duran bir kitap değişse ne olur, değişmese ne olur? hem kuran'ı sonsuza dek korumaya dair sözler eden bir yaratıcı, daha önceden gönderdiği tevrat'ı niye koruyamamıştır, evrende hiçbir şey hükmündeki insanlar tarafından değiştirilip tahrif edilmesine nasıl olup da mani olamamıştır? eğer öyleyse ki öyle, bu acizlik allah'ın yüceliği, kudreti, her şeyi en başından bilen ve her şeye gücü yeten iradesi ile bağdaşır mı? bu arada ilginçtir ki kuran-ı kerim, indiği dönemin tevrat ve incil'ini, bu kitapların 7. yüzyılda elde bulunan tüm nüshalarını tasdik eder, onaylar 16525634. bu da başlı başına bir çelişki. ya hadi hepsinden geçtim. kuran'ın değişmemiş olduğu ispatlandı madem, o halde günümüzdeki kuran metni bütünüyle allah'ın sözlerinden oluşuyor değil mi? öyle ya. o halde soruyorum tüm evreni yaratan yüce bir tanrı, sonsuz merhametli bir allah "henüz büluğa ermediği için hayız göremeyen, daha ergenliğe adım atacak yaşta olmadığından adet göremeyen küçük yaştaki kız çocukları ile cinsel ilişkiye izin verir mi?"vermemeli değil mi? ama ne yazık ki allah, değişmemiş olduğu kanıtlanan kutsal kitabı kuran-ı kerim'de henüz hayız görmeye başlamamış küçücük kız çocuklarıyla evlenmeye ve onlarla cinsel ilişkiye girmeye izin veriyor. buyur oku bkz talak/altay. bilimsel olarak diktatör, medine halkını koyun zanneden insanların islam tarihi'ni okumadıklarını da anlamış oluyoruz ama öte yandan. objektif bir gözle okumaya çalışmaya devam edelimsen medinedeki binlerce insana göre dünyanın en önemli şeyini yapıyorsun. allah'ın sözlerini gelecek nesillere aktarmak amacıyla derleyip toparlıyorsun. nitekim bu olay 100'lercesinin sözleri bugüne kadar çeşitli rivayet zincirleriyle ulaşmış binlerce medinelinin ortasında yapılıyor. ve bu insanlar daha önce mallarını, kanlarını hatta canlarını gözlerini kırpmadan vererek islam'a olan bağlılıklarını ispatlamış, çok çok fazlası da samimi adamlar. bu adamlar kendi ana babalarına kardeşlerine karşı kılıç çekip savaşacak kadar muhammed'in güttüğü davaya inanmışlar, öyle iman etmişler. bu adamlar "anam babam sana feda olsun ya resulullah"ı parola haline getirmiş adamlar. hani ateistik gözle muhammed ahaliyi kandırdı ya; işte bu adamlar hakikaten tüm samimiyetle sen bu adamların gözleri önünde inmiş olan kuranı, bu adamların gözleri önünde değiştirecek ve bu değişikliği bu adamların hepsine dayatacaksın. neye güvenerek? islam toplumu bugünün modern toplum tipolojisinden öyle farklı ki... orduya mı güveneceksin? ordu zaten bu adamlardan müteşşekil. düzenli bir ordu yok. servete mi güveneceksin, osman'dan çok daha zengin sahabiler var ve yaşıyorlar. kabilene mi güveneceksin? kabilesi osman'dan kuvvetliler var, kaldı ki osman'la aynı kabileden başka samimi müslümanlar da var. yani, bugünün devleti gibi halktan bağımsız, halkı baskılayabilen, kopuk ve güçlü bir devlet yok piyasada. devletle halk arasında net bir çizgi yok zaten. camilerde karar almadan bahsediyorum ben sana. camide tüm cemaatin katılımıyla kararlar böyle şartlar altında kuranı bile isteye kendi lehine değiştireceksin ve medinede bulunan onca sahabi seslerini kesip susacaklar ha? ki düşün ali zamanında bu insanlar ali anlaşmazlığı çözerken hakem tayin etti diye isyan etmişlerdi, o kadar hassaslar. haksızlar, ama hassaslar. kolayca isyan bayrağını göndere çekebiliyorlar. böyle adamlarla hercumercken toplumu devlet gücüyle ? baskılayıp kuranın değiştirilebileceğini iddia etmek ne yazık ki tarih bilmeden atıp tutmakla eşdeğer. böyle bir ispat allah'a karşı gelmektir. zira allah'ın kuran'da dediğine göre kuran değiştirilmiştir. bkz kuran-ı kerim'in değiştirilmiş olma olasılığı/20010629 ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.

kuranın allah ın kitabı olduğunun kanıtı