tAxd2. 50- O zaman bir vasiyette bile bulunamazlar. Ailelerine de Sûr’a üfürülmüştür, bir de ne baksınlar kabirlerinden Rablerine doğru akın Onlar “Eyvah başımıza gelenlere! Mezarımızdan bizi kim kaldırdı? O Rahmân’ın vaad buyurduğu işte bu imiş. Gönderilen peygamberler de doğru söylemişler” Başka değil, sadece bir tek çığlık olmuş, derhal hepsi toplanmış huzurumuza Artık bugün hiç kimseye zerre kadar zulmedilmez. Ancak yaptıklarınızın cezasını Gerçekten cennetlik olanlar bugün bir meşguliyet içinde zevk Kendileri ve eşleri gölgelerde koltuklar üzerine Onlara orada bir meyve vardır. İsteyecekleri her şey Onlara Rahîm olan Rab’den “selâm” sözü Ey günahkârlar! Bugün siz bir tarafa 61- “Ey Âdemoğulları! Şeytana tapmayın, o size apaçık bir düşmandır ve bana kulluk edin, doğru yol budur, diye size and vermedim mi?” buyurulacak62- Böyle iken o sizden birçok nesilleri yoldan çıkardı. Ya o zaman düşünmüyor muydunuz?63- İşte bu size vaad edilen Bugün yaslanın ona bakalım inkâr ettiğiniz Bugün biz onların ağızlarını mühürleriz de neler kazandıklarını bize elleri söyler, ayakları da şahitlik Hem dileseydik gözlerini üzerinden silme kör ediverirdik de yola dökülürlerdi. Fakat nereden görecekler?67- Yine dileseydik oldukları yerde kılıklarını değiştirirdik de ne ileri gidebilirlerdi, ne de geri Bununla beraber kimin ömrünü uzatıyorsak, yaratılışta onu güçve kuvvetini alarak tersine çeviriyoruz. Hâlâ akıllanmayacaklar mı?69- Biz ona şiir öğretmedik. Bu ona yaraşmaz da… O sadece bir öğüt ve apaçık bir Kur’ân’ Bu, diri olanları uyarmak ve kâfirlere de azab sözünün hak olması Şunu da görmediler mi Biz onlar için kudretimizin meydana getirdiklerinden birtakım hayvanlar yaratmışız da onlara sahip Onları, kendilerinin hizmetine vermişiz de, hem onlardan binekleri var, hem de onlardan Onlarda daha birçok menfaatleri ve türlü içecekleri de var. Hâlâ şükretmeyecekler mi?74- Onlar, Allah’tan başka birtakım ilâhlar edindiler. Güya yardım Onların, onlara yardıma güçleri yetmez. Kendileri ise onlar için bazı O halde onların sözleri seni üzmesin. Biz onların içlerini de biliriz, dışlarını İnsan, kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmedi mi de, şimdi apaçık bir hasım kesildi?78- Yaratılışını unutarak bize bir de mesel fırlattı “Kim diriltecekmiş o çürümüş kemikleri?” De ki “Onları ilk defa yaratan diriltecek ve o her yaratmayı bilir.”80- Size o yeşil ağaçtan bir ateş yapan O’dur. Şimdi siz ondan Gökleri ve yeri yaratan, onlar gibisini yaratmaya kâdir değil midir? Elbette kâdirdir. Çünkü o her şeyi yaratandır, her şeyi O’nun emri, bir şeyi dileyince ona sadece “Ol!” demektir. O da hemen O halde her şeyin mülkü ve tasarrufu hükümranlığı elinde bulunan Allah’ın şanı ne yücedir. Siz de yalnız O’na ŞERİF’TEN SONRA OKUNACAK DUAEy cûd u keremine nihayet olmayan, kullarını lütuflarından mahrum bırakmayan Ulu Allah!Ya Rab! Divanına geldik, yalvarıyor, dualarımızın makbul olmasını niyaz ediyoruz. Habibin aşkına kabul eyle, ya Rabbi!… Bütün günahlarımızı bağışla. Yaptıklarımızdan dolayı bizi cezalandırma, ya Rabbi!…Okuduğumuz Yâsîn dudaklarımızdan çıkan âmîn seslerinden hasıl olan manayı aziz peygamberine arzediyor, kendisinden şefaat bekliyoruz, kabul eyle ya Rabbi!… Sâir peygamberlerin, sahabilerle salihlerin de ruhlarını şâd eyle, ya Rabii!Onların lütuf ve kereminle, tilavet ettiğimiz Yâsîn-i Şerif vesilesiyle rahmet ve merhametinle doyur, ya Rabbi!… Azab içinde kıvrananları, müşkül durumda bulunanları, Yâsîn-i Şerif hürmetine sen kurtar, ya Rabbi!…Yavrularımızı salih kimselerden, ana baba sözü dinleyenlerden eyle, ya Rabbi!… Evlerimize huzur, gönüllerimize nur yağdır, ya Rabbi!.. Hastalarımıza şifa, dertli olanlara deva, borçlu olanlara edalar nasib eyle, ya Rabbi!.. Yüzlerimizin karasına bakma, bizi nârına atıp da yakma, ya Rabbi!.. Okuduğumuz Yâsînlerin kabulü, ana babalarımızın ilahi afla huzuru için el-Fâtiha… Rahman ve Rahîm Allah'ın adıyla. 1- Yâsin. 2- Habibim! O hikmet dolu Kur'an'a yemin ederim ki, 3- Sen hiç şüphesiz Hakk tarafından gönderilen peygamberlerdensin. 4- Dosdoğru bir yol üzerindesin. 5- Bu Kur'an yegane galip, çok esirgeyici Allah'ın indirdiği bir kitaptır. 6- Yakın ataları azap ile korkutulmamış, bu yüzden kendileri gaflet içinde kalmış olan bir kavmi onunla korkutman için bu kitap gönderilmiştir. 7- Andolsun ki bunların çoğunun üzerine azap hususundaki o söz hak olmuştur. Artık bunlar iman etmezler. 8- Şüphesiz, biz onların boyunlarına öyle kelepçeler geçirdik ki, bunlar çenelerine kadar dayandı. Şimdi onlar, kafaları yukarı kaldırılmış haldedirler. 9- Biz hem önlerinden, hem arkalarından bir set çekmek suretiyle kâfirleri sarıverdik. Artık görmezler. 10- Onları azap ile korkutsan da, korkutmasan da onlar için birdir; iman etmezler. 11- Sen ancak o Kur'an'a uyan ve çok esirgeyici Rahman'ı görmeden büyük saygı gösteren kimseyi korkutabilirsin. İşte sen onu hem mağfiretle, hem çok şerefli mükâfatla müjdele. 12- Şüphesiz, ölüleri ancak biz diriltiriz. Önceden işledikleri amelleri ve geride bıraktıkları eserleri de biz yazarız. Zaten biz her şeyi apaçık bir kitapta Levh-i Mahfuz'da kaydetmişizdir; kitapta yazıp saymışızdır. 13- Kâfirlere o şehir halkının hâlini misal göster. Hani oraya elçiler gelmişti. 14- Biz o zaman kendilerine iki elçi gönderdiğimizde onları yalanlamışlar, biz de bir üçüncü elçi ile bunları takviye etmiştik. "Şüphesiz, biz size gönderilmiş elçileriz." demişlerdi. 15- Şehir halkı "Siz bizim gibi insandan başka kimseler değilsiniz, Hem Rahman hiçbir şey indirmemiştir. Siz sadece bir yalancısınız!" dediler. 16, 17- EIçiler şöyle dediler "Rabbimiz biliyor ki, hakikaten biz size gönderilmiş elçileriz. Bizim üzerimize düşen vazife ancak apaçık tebliğdir." 18- Dediler ki "Doğrusu biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer bu iddianızdan vazgeçmezseniz andolsun, sizi mutlaka taşlayarak öldürürüz. Muhakkak bizden size çok acıklı bir işkence de dokunur." 19- Elçiler dediler ki "Sizin uğursuzluğunuz kendinizdedir. Nasihat edildiğiniz için mi bütün bu tehditler? Hayır! Siz haddi aşan bir topluluksunuz." 20- O şehrin en uzak yerinden koşarak bir adam geldi "Ey kavmim! Uyun o gönderilmiş elçilere." dedi. 21- "Uyun, sizden tebliğlerine karşılık hiçbir ücret istemeyen o kimselere. Onlar hidayete ermiş zatlardır. 22, 23- Ben, beni yaratana neden kulluk etmeyecekmişim? Siz hepiniz ancak O'na döndürülüp götürüleceksiniz. Ben, O'ndan başka tanrılar edinir miyim? Eğer o çok esirgeyici Allah bana bir zarar vermeyi dilerse ilahlarınızın iddia ettiğiniz şefaati bana hiçbir şekilde fayda vermez. Onlar beni asla kurtaramazlar. 24- Şüphesiz ben o takdirde mutlak apaçık bir sapıklık içinde olurum. 25- Şüphesiz, ben Rabbinize iman ettim. işte bunu benden duyun." 26, 27- O zatı taşlayarak şehit ettiler. O'na "Gir cennete!" denildi. O da "Ne olurdu, kavmim Rabbimin beni mağfiret ettiğini, bana cenneti ikram ettiğini bilseydi ve tasdik etseydi." dedi. 28- O'nun öldürülmesinden sonra kavminin üzerine azap oIarak gökten hiçbir ordu indirmedik, indirecek de değildik. 29- Onların cezası sadece korkunç bir ses oldu. Artık hemen hayatları sönüverdi. 30- Kendilerine herhangi bir peygamber ve elçi geldiğinde mutlaka O'nunla alay eden o kullara yazıklar olsun! 31, 32- Kendilerinden evvel nice nesilleri helâk ettiğimizi, onların bir daha bunlara dönüp gelemez ümmetler olduklarını müşrikler görür gibi bilmediler mi? Onların hepsi de, muhakkak toptan bizim huzurumuza getirileceklerdir. 33- Canlandırdığımız ölü toprağın içinden çıkan tanelerden yiyip duruyorlar. öldükten sonra dirilme hususunda bu misal onlar için bir ibret, bir delildir. 34- Biz orada hurmalıklardan, üzüm bağlarından içlerinden pınarlar fışkıran nice bostanlar yaptık. 35- Bütün bunlar Allah'ın yarattığı mahsulden ve kendi emekleriyle yaptıklarından yemeleri içindir. Hâlâ şükretmeyecekler mi? 36- Yerin bitirmekte olduğu şeylerden, insanların kendilerinden ve daha bilemeyecekleri nice şeylerden bütün çiftleri yaratan Allah'ın şanı ne kadar yücedir, münezzehtir. 37- Gece de onlar için kudretimizi gösteren bir delildir. Biz ondan gündüzü sıyırıp çıkarırız. Bir de bakarlar ki karanlıkta kalıvermişler. 38- Güneş de kendi karargahında ekseni etrafında devamlı seyr eder. Bu, mutlak galip, her şeyi hakkıyla bilen Allah'ın takdiridir. 39- Ay'a da kendi yörüngesinde menziller tayin ettik. Nihayet o, eski hurma salkımının sapı gibi bir hale döner. 40- Ne Güneş'in Ay'a yetişmesi ne de gecenin gündüzü geçmesi mümkündür. Her biri ayrı bir yörüngede yüzerler. 41, 42- Onların zürriyetlerini o dopdolu gemilerde taşımış olmamız ve kendilerine bunun gibi binecekleri nice vasıtaları yaratmış bulunmamız onlar için kudretimize bir delildir. 43- Hâlbuki dilersek onları suda boğarız. O takdirde kendileri için ne bir kurtarıcı vardır ne de kurtulabilirler. 44- Sadece bizden bir esirgeme ve mukadder zamana kadar yaşamaları onları kurtarır. 45- Onlara "Önünüzdekinden ahiretten ve arkanızdakinden dünya felâketinden korkun ki, bağışlanasınız." denildiği zaman yüz çevirdiler. 46- Onlara ne zaman Rablerinin ayetlerinden herhangi bir ayet gelse, muhakkak ondan yüz çevirici olmuşlardır. 47- Onlara "Allah'ın sizi rızıklandırdığı şeylerden hayra harcayın." denilince o kafirler, iman edenlere şöyle dediler "Allah'ın, dileseydi yedireceği kimseye biz mi yedirecekmişiz? Siz apaçık bir sapıklık içindesiniz. 48- Eğer doğru sözlü iseniz, bu tehdidin ne zaman meydana geleceğini söyleyin?" 49, 50- Onlar birbiriyle çekişip dururlarken kendilerini ansızın yakalayacak korkunç bir ses işlerini bitirir. O zaman ne vasiyet yapmaya ne de ailelerine dönmeye vakit bulurlar. 51- Sur'a üfürülmüştür. Artık onları kabirlerinden kalkıp Rablerine doğru koşup giderlerken görürsün. 52- O zaman şöyle derler "Eyvah bize! Uyuduğumuz yerden bizi kim kaldırdı? Bu diriliş Rahman'ın vaat ettiği şey. Gönderilen peygamberler meğer doğru söylemişler." 53- Bu, sadece korkunç bir sestir. Artık onlar toptan ve derhal huzurumuza getirilmişlerdir. 54- İşte bugün kimse en küçük bir haksızlığa uğramaz. Ancak yapmakta olduğunuzun karşılığını görürsünüz. 55- Şüphe yok ki bugün cennet yâranı pek güzel bir zevk ve eğlence içindedirler. 56- Kendileri de, hanımları da cennet gölgelerinde, tahtlarının üstüne kurulup dayanmışlardır. 57, 58- Orada taze meyveler ve temenni edecekleri her şey onlarındır. Çok esirgeyici Rablerinden onlara bir selam vardır. 59- O gün kâfirlere seslenilir "Ey günahkârlar, bugün siz müminlerden ayrılın!" 60, 61- "Ey Âdemoğulları "Şeytana tapmayın. Çünkü o, sizi Rabbinizden ayıran bir düşmandır. Bana ibadet edin. İşte dosdoğru Yol budur." diye size emretmedim mi? 62- Andolsun ki şeytan sizden birçok halkı saptırmıştı. O vakit niçin akıl etmiyordunuz? 63- İşte bu, öteden beri tehdit edilegeldiğiniz cehennemdir. 64- Küfür ve inkârda ısrar edişinize mukabil girin oraya!" 65- O gün ağızlarının üstüne mühür basarız. İşledikleri her şeyi elleri söyler, ayakları ve diğer uzuvları da şahitlik eder. 66- Hâlbuki dileseydik, dünyada iken gözlerini silme kör yapardık da yolda koşuşup kalırlardı. Artık nasıl göreceklerdi? 67- Yine dileseydik, en dirâyetli oldukları yerde suratlarını değiştirip bambaşka çirkin bir hâle çevirirdik. Kurtulmak için ne ileri gitmeye ne geri dönüp gelmeye güçleri yeterdi. 68- Kime uzun ömür verirsek onun yaratılışını tersine çevirir ihtiyarlığında gücünü aIırız. Bunu da mı akıl edemiyorlar? 69- Biz Resul'ümüze şiir öğretmedik. Bu O'na zaten yakışmaz. O kitap sadece bir öğüt ve hükümleri açıklayan bir Kur'an'dır. 70- Diri olan kimseleri uyarsın ve kâfirler cezayı hak etsinler diye bu Kur'an indirildi. 71- Onlar için ellerimizin yaptığı nice hayvanlar yarattığımızı ve onlara sahip bulunduklarını görmediler mi? 72- Biz onları kendilerine boyun eğdirdik. işle bunlardan bazıları binekleri, bazıları yiyecekleridir. 73- Bunlarda kendileri için daha nice menfaatler ve içecekler vardır. Hâlâ şükretmezler mi? 74- Onlar Allah'ı bırakıp güya kendilerine yardım edilir ümidiyle başka ilâhlar edindiler. 75- Ki bunlar onlara asla yardım edemezler. Bilakis kendileri o ilâhları muhafaza için hazırlanmış askerlerdir. 76- Habibim! Kâfirlerin lâkırdısı seni üzmesin. Şüphesiz onların neleri gizlemekte, neleri açığa vurmakta olduklarını biliyoruz. 77- İnsan, kendisini bir nutfeden yarattığımızı görmedi mi ki, şimdi bize apaçık bir düşman kesildi? 78- Kendi yaratılışını unutarak bize bir misal getirdi "Bu çürümüş kemikleri kim diriltecek?" dedi. 79- Habibim! De ki "Onları ilk defa yaratan diriltecek. O, her yaratmayı hakkıyla bilendir." 80- Size yeşil ağaçtan bir ateş yapan O'dur. İşte bakın, ateşi ondan çakıp alıyorsunuz. 81- Gökleri ve yeri yaratan Allah, onları mahvettikten sonra onların benzerini yaratmaya kadir değil midir? Elbette kadirdir. O, bütün kâinatı yaratan ve her şeyi hakkıyla bilendir. 82- Bir şeyi dilediği zaman, O'nun emir olarak "Ol" demesi yeter. O da oluverir. 83- O hâlde her şeyin mülkü, tasarrufu ve kudreti kendi elinde bulunan Allah'ın şanı ne kadar yücedir, münezzehtir. Siz ancak O'na döndürülüp götürüleceksiniz. Yasin suresi Kuran'ın Kalbi olarak geçmektedir. Mekke döneminde inmiş ve 83 âyettir. Adını ilk ayette geçen 'Ya-Sin' kelimesinden almıştır. Yapılan tefsirlerde 'Ya-Sin' kelimesi 'Ey İnsan' anlamına geldiği söylenmektedir. Regaip Kandili'nde hakkında en çok arama yapılan konulardan biri olan Yasin Suresi okunuşu, Türkçe meali, anlamı, faziletleri ve faydaları hakkındaki tüm bilgileri bir araya getirdik... Kur'an-ı Kerim'in kalbi olarak nitelendirilen ve faziletleri oldukça fazla olan Yasin Suresi anlamı, tefsiri, fazileti, Türkçe ve Arapça okunuşu ile Diyanet Türkçe meali konusunda ihtiyaç duyacağınız tüm bilgileri bir araya getirdik. Yasin Suresini telefondan ve bilgisayardan Arapça okuma bilgisine sahip olmadan latin harfleri ile kolayca okuyabilirsiniz. Ayrıca Türkçe Meali ve Fazileti içeriklerinde hem Türkçe anlamı konusunda bilgi edinebilir hem de neden önemli olduğu hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. İşte Yasin Suresi okunuşu ve meali... YASİN SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU 1. Yâsîn 2. Vel Kur'ân-il hakîm 3. İnneke leminel murselîn 4. Alâ sırâtin mustakîm 5. Tenzîlel azîzirrahîm 6. Litunzira kavmen mâ unzire âbâuhum fehum gâfilûn 7. Lekad hakkal kavlu alâ ekserihim fehum lâ yu'minûn 8. İnnâ cealnâ fî a'nâkihim aglâlen fehiye ilel ezkâni fehum mukmehûn 9. Ve cealnâ min beyni eydîhim sedden ve min halfihim sedden feağşeynâhum fehum lâ yubsirûn 10. Ve sevâun aleyhim eenzertehum em lem tunzirhum lâ yu'minûn 11. innemâ tunziru menittebeazzikra ve haşiyerrahmâne bilgaybi febeşşirhu bimağfiretiv ve ecrin kerîm 12. İnnâ nahnu nuhyil mevtâ ve nektubu mâ kaddemû ve âsârehum ve kulle şey'in ahsaynâhu fî imâmin mubîn 13. Vadrib lehum meselen ashâbel karyeh. İz câehel murselûn 14. İz erselnâ ileyhi musneyni fekezzebûhumâ fe azzeznâ bisâlisin fekâlû innâ ileykum murselûn 15. Kâlû mâ entum illâ beşerun mislunâ vemâ enzelerrahmânu min şey'in in entum illâ tekzibûn 16. Kâlû rabbunâ ya'lemu innâ ileykum lemurselûn 17. Vemâ aleynâ illel belâgul mubîn 18. Kâlû innâ tetayyernâ bikum lein lem tentehû le nercumennekum vele yemessennekum minnâ azâbun elîm 19. Kâlû tâirukum meakum ein zikkirtum bel entum kavmun musrifûn 20. Vecâe min aksalmedineti raculun yes'â kâle yâ kavmittebiul murselîn 21. İttebiû men lâ yeselukum ecran ve hum muhtedûn 22. Vemâ liye lâ a'budullezî fetarenî ve ileyhi turceûn 23. Eettehizu min dûnihî âliheten in yuridnirrahmânu bi-durrin lâ tuğni annî şefâatuhum şey'en velâ yunkizûn 24. İnnî izen lefî dalâlin mubîn 25. İnnî âmentu birabbikum fesmeûn 26. Kîledhulil cennete, kâle yâleyte kavmî yâ'lemûn 27. Bimâ gaferelî rabbî ve cealenî minel mukremîn 28. Vemâ enzelnâ alâ kavmihî min badihî min cundin minessemâi vemâ kunnâ munzilîn 29. İn kânet illâ sayhaten vâhideten feizâhum hâmidûn 30. Yâ hasreten alel ibâdi mâ ye'tîhim min resûlin illâ kânûbihî yestehziûn 31. Elem yerev kem ehleknâ kablehum minel kurûni ennehum ileyhim lâ yerciûn 32. Ve in kullun lemmâ cemî'un ledeynâ muhdarûn 33. Ve âyetun lehumul ardul meytetu ahyeynâhâ ve ahrecnâ minhâ habben fe minhu ye'kulûn 34. Ve cealnâ fîhâ cennâtin min nahîliv ve a'nâb ve feccernâ fîha minel uyûn 35. Liye'kulû min semerihî vemâ amilethu eydîhim efelâ yeşkurûn 36. Subhânnellezî halekal ezvâce kullehâ mimmâ tunbitul ardu ve min enfusihim ve mimmâ lâ ya'lemûn 37. Ve âyetun lehumulleyu neslehu minhunnehâre fe izâhum muzlimûn 38. Veşşemsu tecrî limustekarrin lehâ zâlike takdîrul azîzil alîm 39. Velkamere kaddernâhu menâzile hattâ âdekel urcûnil kadîm 40. Leşşemsû yenbegî lehâ en tudrikel kamere velelleylu sâbikunnehâr ve kullun fî felekin yesbehûn 41. Ve âyetul lehum ennâ hamelnâ zurriyyetehum fil fulkil meşhûn 42. Ve halâknâ lehum min mislihî mâ yarkebûn 43. Ve in neşe' nugrıkhum felâ sarîha lehum velâhum yunkazûn 44. İllâ rahmeten minnâ ve metâan ilâ hîn 45. Ve izâ kîle lehumuttekû mâ beyne eydîkum vemâ halfekum leallekum turhamûn 46. Vemâ te'tîhim min âyetin min âyâti rabbihim illâ kânû anhâ mu'ridîn 47. Ve izâ kîle lehum enfikû mim mâ rezakakumullâhu, kâlellezîne keferû, lillezîne âmenû enut'ımu menlev yeşâullâhu et'ameh, in entum illâ fî dalâlin mubîn 48. Ve yekûlûne metâ hâzel va'du in kuntum sâdikîn 49. Mâ yenzurûne illâ sayhaten vâhideten te'huzuhum vehum yehissimûn 50. Felâ yestetîûne tavsıyeten velâ ilâ ehlihim yerciûn 51. Ve nufiha fîssûri feizâhum minel ecdâsi ilâ rabbihim yensilûn 52. Kâlû yâ veylenâ men beasena min merkadina hâzâ mâ veaderrahmânu ve sadekal murselûn 53. İn kânet illâ sayhaten vâhideten feizâ hum cemî'un ledeynâ muhdarûn 54. Felyevme lâ tuzlemu nefsun şeyen velâ tuczevne illâ mâ kuntum tâ'melûn 55. İnne ashâbel cennetil yevme fîşuğulin fâkihûn 56. Hum ve ezvâcuhum fî zılâlin alel erâiki muttekiûn 57. Lehum fîhâ fâkihetun ve lehum mâ yeddeûn 58. Selâmun kavlen min rabbin rahîm 59. Vemtâzul yevme eyyuhel mucrimûn 60. Elem a'hed ileykum yâ benî âdeme en lâ tâ'buduşşeytân innehû lekum aduvvun mubîn 61. Ve enî'budûnî, hâzâ sırâtun mustekîm 62. Ve lekad edalle minkum cibillen kesîran efelem tekûnû ta'kılûn 63. Hâzihî cehennemulletî kuntum tûadûn 64. lslevhel yevme bimâ kuntum tekfurûn 65. Elyevme nahtimu alâ efvâhihim ve tukellimunâ eydîhim ve teşhedu erculuhum bimâ kânû yeksibûn 66. Velev neşâu letamesnâ alâ a'yunihim festebekus sırâta fe ennâ yubsirûn 67. Velev neşâu lemesahnâhum alâ mekânetihim femestetâû mudıyyev velâ yerciûn 68. Ve men nuammirhu nunekkishu filhalkı, efelâ ya'kilûn 69. Ve mâ allemnâhuşşi'ra vemâ yenbegî leh in huve illâ zikrun ve kur'ânun mubîn 70. Liyunzira men kâne hayyen ve yehıkkal kavlu alel kâfirîn 71. Evelem yerav ennâ halaknâ lehum mimmâ amilet eydîna en âmen fehum lehâ mâlikûn 72. Ve zellelnâhâ lehum feminhâ rekûbuhum ve minhâ ye'kulûn 73. Ve lehum fîhâ menâfiu ve meşâribu efelâ yeşkurûn 74. Vettehazû min dûnillâhi âliheten leallehum yunsarûn 75. Lâ yestetîûne nasrahum ve hum lehum cundun muhdarûn 76. Felâ yahzunke kavluhum. İnnâ na'lemu mâ yusirrûne vemâ yu'linûn 77. Evelem yeral insânu ennâ halaknâhu min nutfetin feizâ huve hasîmun mubîn 78. Ve darebe lenâ meselen ve nesiye halkah kale men yuhyil izâme ve hiye ramîm 79. Kul yuhyihellezî enşeehâ evvele merrah ve huve bikulli halkın alîm 80. Ellezî ceale lekum mineşşeceril ahdari nâren feizâ entum minhu tûkidûn 81. Eveleysellezî halakassemâvati vel arda bikâdirin alâ ey yahluka mislehum, belâ ve huvel hallâkul alîm 82. İnnema emruhû izâ erâde şey'en en yekûle lehû kun, feyekûn 83. Fesubhanellezî biyedihî melekûtu kulli şey'in ve ileyhi turceûn. YASİN SURESİ TÜRKÇE MEALİ 1. Yâ Sîn. 2,3,4. Ey Muhammed! Hikmet dolu Kur'an'a andolsun ki, sen elbette dosdoğru bir yol üzere peygamber gönderilenlerdensin. 5,6. Kur'an, ataları uyarılmamış, bu yüzden de gaflet içinde olan bir kavmi uyarman için mutlak güç sahibi, çok merhametli Allah tarafından indirilmiştir. 7. Andolsun, onların çoğu üzerine o söz azap hak olmuştur. Artık onlar iman etmezler. 8. Onların boyunlarına demir halkalar geçirdik, o halkalar çenelerine dayanmıştır. Bu sebeple kafaları yukarıya kalkık durumdadır. 9. Biz, onların önlerine bir set, arkalarına da bir set çekip gözlerini perdeledik. Artık görmezler. 10. Onları uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar. 11. Sen ancak Zikr'e Kur'an'a uyanı ve görmediği hâlde Rahmân'dan korkan kimseyi uyarırsın. İşte onu bir bağışlanma ve güzel bir mükâfatla müjdele. 12. Şüphesiz biz, ölüleri mutlaka diriltiriz. Onların yaptıklarını ve bıraktıkları eserlerini yazarız. Biz, her şeyi apaçık bir kitapta Levh-i Mahfuz'da bir bir kaydetmişizdir. 13. Ey Muhammed! Onlara, o memleket halkını örnek ver. Hani oraya elçiler gelmişti. 14. Hani biz onlara iki elçi göndermiştik de onları yalancı saymışlardı. Biz de onlara üçüncü bir elçi ile destek vermiştik. Onlar, "Şüphesiz biz size gönderilmiş elçileriz" dediler. 15. Onlar şöyle dediler "Siz de ancak bizim gibi insansınız. Rahmân, hiçbir şey indirmemiştir. Siz sadece yalan söylüyorsunuz." 16. Elçiler ise şöyle dediler "Bizim gerçekten size gönderilmiş elçiler olduğumuzu Rabbimiz biliyor." 17. "Bize düşen ancak apaçık bir tebliğdir." 18. Dediler ki "Şüphesiz biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer vazgeçmezseniz, sizi mutlaka taşlarız ve bizim tarafımızdan size elem dolu bir azap dokunur." 19. Elçiler de, "Uğursuzluğunuz kendinizdendir. Size öğüt verildiği için mi uğursuzluğa uğruyorsunuz?. Hayır, siz aşırı giden bir kavimsiniz" dediler. 20. Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve şöyle dedi "Ey kavmim! Bu elçilere uyun." 21. "Sizden hiçbir ücret istemeyen kimselere uyun, onlar hidayete erdirilmiş kimselerdir." 22. "Hem ben, ne diye beni yaratana kulluk etmeyeyim. Oysa siz de yalnızca O'na döndürüleceksiniz." 23. "O'nu bırakıp da başka ilâhlar mı edineyim? Eğer Rahmân bana bir zarar vermek istese, onların şefaati bana hiçbir fayda sağlamaz ve beni kurtaramazlar." 24. "O taktirde ben mutlaka açık bir sapıklık içinde olurum." 25. "Şüphesiz ben sizin Rabbinize inandım. Gelin, beni dinleyin!" 26,27. Kavmi onu öldürdüğünde kendisine "Cennete gir!" denildi. O da, "Keşke kavmim, Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikram edilenlerden kıldığını bilseydi!" dedi. 28. Kendisinden sonra kavmi üzerine onları cezalandırmak için gökten hiçbir ordu indirmedik. İndirecek de değildik. 29. Sadece korkunç bir ses oldu. Bir anda sönüp gittiler. 30. Yazık o kullara! Kendilerine bir peygamber gelmezdi ki, onunla alay ediyor olmasınlar. 31. Kendilerinden önce nice nesilleri helâk ettiğimizi; onların artık kendilerine dönmeyeceklerini görmediler mi? 32. Onların hepsi de mutlaka toplanıp hesap için huzurumuza çıkarılacaklardır. 33. Ölü toprak onlar için bir delildir. Biz, onu diriltir ve ondan taneler çıkarırız da onlardan yerler. 34,35. Meyvelerinden yesinler diye biz orada hurmalıklar, üzüm bağları var ettik ve içlerinde pınarlar fışkırttık. Bunları onların elleri yapmış değildir. Hâlâ şükretmeyecekler mi?2 2 Bu âyet şöyle de tercüme edilebilir "Meyvelerinden ve kendi ellerinin yaptıklarından yesinler diye biz orada hurmalıklar, üzüm bağları var ettik ve içlerinde pınarlar fışkırttık. Hâlâ şükretmeyecekler mi?"36. Yerin bitirdiği şeylerden, insanların kendilerinden ve daha bilemedikleri nice şeylerden, bütün çiftleri yaratanın şanı yücedir. 37. Gece de onlar için bir delildir. Gündüzü ondan çıkarırız, bir de bakarsın karanlık içinde kalmışlardır. 38. Güneş de kendi yörüngesinde akıp gitmektedir. Bu, mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen Allah'ın takdiri düzenlemesidir. 39. Ayın dolaşımı için de konak yerleri evreler belirledik. Nihayet o, eğrilmiş kuru hurma dalı gibi olur. 40. Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzmektedir. 41. Onların soylarını dolu gemide taşımamız da onlar için bir delildir. 42. Biz, onlar için o gemi gibi binecekleri nice şeyler yarattık. 43. Biz istesek onları suda boğarız da kendileri için ne imdat çağrısı yapan olur, ne de kurtarılırlar. 44. Ancak tarafımızdan bir rahmet olarak ve bir süreye kadar daha yaşasınlar diye kurtarılırlar. 45. Onlara, "Önünüzde ve arkanızda olan şeylerden dünya ve ahirette göreceğiniz azaplardan sakının ki size merhamet edilsin" denildiğinde yüz çevirirler. 46. Onlara Rablerinin âyetlerinden bir âyet gelmez ki ondan yüz çeviriyor olmasınlar. 47. Onlara, "Allah'ın sizi rızıklandırdığı şeylerden Allah yolunda harcayın" denildiği zaman, inkâr edenler iman edenlere, "Allah'ın, dilemiş olsa kendilerini doyurabileceği kimselere mi yedireceğiz? Siz ancak apaçık bir sapıklık içindesiniz" derler. 48. "Eğer doğru söyleyenlerseniz, bu tehdit ne zaman gelecek?" diyorlar. 49. Onlar ancak, çekişip dururlarken kendilerini yakalayacak korkunç bir ses bekliyorlar. 50. Artık ne birbirlerine tavsiyede bulunabilirler, ne de ailelerine dönebilirler. 51. Sûra üfürülür. Bir de bakarsın, kabirlerden çıkmış, Rablerine doğru akın akın gitmektedirler. 52. Şöyle derler "Vay başımıza gelene! Kim bizi diriltip mezarımızdan çıkardı? Bu, Rahman'ın vaad ettiği şeydir. Peygamberler doğru söylemişler." 53. Sadece korkunç bir ses olur. Bir de bakarsın, hepsi birden toplanıp huzurumuza çıkarılmışlardır. 54. O gün kimseye, hiç mi hiç zulmedilmez. Size ancak işlemekte olduğunuz şeylerin karşılığı verilir. 55. Şüphesiz cennetlikler o gün nimetlerle meşguldürler, zevk sürerler. 56. Onlar ve eşleri gölgelerde koltuklara yaslanmaktadırlar. 57. Onlar için orada meyveler vardır. Onlar için diledikleri her şey vardır. 58. Çok merhametli olan Rab'den bir söz olarak kendilerine "Selâm" vardır. 59. Allah, şöyle der "Ey suçlular! Ayrılın bu gün!" 60,61. "Ey Âdemoğulları! Ben, size, şeytana kulluk etmeyin. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır. Bana kulluk edin. İşte bu dosdoğru yoldur, diye emretmedim mi?" 62. "Andolsun, o sizden pek çok nesli saptırmıştı. Hiç düşünmüyor muydunuz?" 63. "İşte bu, tehdit edildiğiniz cehennemdir." 64. "İnkâr ettiğinizden dolayı bugün girin oraya!" 65. O gün biz onların ağızlarını mühürleriz. Elleri bize konuşur, ayakları da kazandıklarına şahitlik eder. 66. Eğer dileseydik, onların gözlerini büsbütün kör ederdik de bu hâlde yola koyulmak için didişirlerdi. Fakat nasıl görecekler ki?! 67. Yine eğer dileseydik, oldukları yerde başka yaratıklara dönüştürürdük de ne ileri gidebilirler, ne geri dönebilirlerdi. 68. Kime uzun ömür verirsek, onu yaratılış itibariyle tersine çeviririz gücünü azaltırız. Hâlâ düşünmeyecekler mi? 69. Biz, o Peygamber'e şiir öğretmedik. Bu, ona yaraşmaz da. Ona verdiğimiz ancak bir öğüt ve apaçık bir Kur'an'dır. 70. Aklen ve fikren diri olanları uyarması ve kâfirler hakkındaki o sözün azabın gerçekleşmesi için Kur'an'ı indirdik. 71. Görmediler mi ki, biz onlar için, ellerimizin kudretimizin eseri olan hayvanlar yarattık da onlar bu hayvanlara sahip oluyorlar. 72. Biz, o hayvanları kendilerine boyun eğdirdik. Onlardan bir kısmı binekleridir, bir kısmını da yerler. 73. Onlar için bu hayvanlarda daha pek çok yararlar ve içecekler vardır. Hâlâ şükretmeyecekler mi? 74. Belki kendilerine yardım edilir diye Allah'ı bırakıp da ilâhlar edindiler. 75. Onlar, ilâhlar için hizmete hazır asker oldukları hâlde, ilâhlar onlara yardım edemezler. 76. Ey Muhammed! Artık onların sözü seni üzmesin. Çünkü biz, onların gizlediklerini de açığa vurduklarını da biliyoruz. 77. İnsan, bizim, kendisini az bir sudan meniden yarattığımızı görmedi mi ki, kalkmış apaçık bir düşman kesilmiştir. 78. Bir de kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek getirdi. Dedi ki "Çürümüşlerken kemikleri kim diriltecek?" 79. De ki "Onları ilk defa var eden diriltecektir. O, her yaratılmışı hakkıyla bilendir." 80. O, sizin için yeşil ağaçtan ateş yaratandır. Şimdi siz ondan yakıp duruyorsunuz.3 3 Bu âyette, Arapların "marh" ve "afar" adını verdikleri iki cins ağacı yaş hâlde iken birbirine sürterek ateş yakmalarına işaret Gökleri ve yeri yaratan Allah'ın, onların benzerini yaratmaya gücü yetmez mi? Evet yeter. O, hakkıyla yaratandır, hakkıyla bilendir. 82. Bir şeyi dilediği zaman, O'nun emri o şeye ancak "Ol!" demektir. O da hemen oluverir. 83. Her şeyin hükümranlığı elinde olan Allah'ın şanı yücedir! Siz yalnız O'na döndürüleceksiniz. YASİN SURESİ KONUSU Yasin suresi; İnsanın ahlâkî sorumlulukları, Vahiy, Hz. Peygamber'i yalanlayan Kureyş kabilesi, Antakya halkına gönderilen peygamberler, Allah'ın birliğini ve kudretini gösteren deliller, Öldükten sonra dirilme, hesap ve ceza konularını ele alıyor. YASİN SURESİ ANLAMI ANLAMI VE ÖNEMİ Surenin ilk harfleri “Ya Sin” harfleriyle başladığı için sureye Yasin adı verilmiştir. Ya-Sin harfleri surelerin başında bulunan mukataa harflerdendir. Bu harfler manaları kapalı, farklı anlamlara gelebilecek müteşabih harflerdir. En güçlü anlam yorumu “Ey İnsan” çağrısı olarak yapılmaktadır. Yasin suresinin önemini Hz. Peygamber bir hadisinde “Yasin, Kuran'ın kalbidir. Kim bu sureyi okursa Allah ona Kuran'ı on kez hatmetmiş sevabı verir” şeklinde açıklamıştır. YASİN SURESİ KAÇ SAYFA VE KAÇ AYET? NE ZAMAN İNDİRİLMİŞTİR? Yasin suresi 83 ayet, 6 sayfadan oluşuyor. Hz. Peygamberin Medine'ye hicretinden önce Mekke'de Cin suresinden sonra indirilmiştir. Yasin Suresi Kaçıncı Sayfa ve Cüz İçinde Bulunuyor? Yasin Suresi 22. ve 23. cüzlerinde bulunuyor. Yasin suresi 439. sayfadan başlayıp, 444. sayfada bitiyor. YASİN SURESİNİN FAZİLETLERİ Hadis kaynaklarında Hz. Peygamber'den Yâsîn sûresinin faziletine dair nakledilmiş sözler yer alır. Bunlardan biri şöyledir “Her şeyin bir kalbi vardır; Kur'an'ın kalbi de Yâsîn'dir” Tirmizî, “Fezâilü'lKur'ân”, 7; Dârimî, “Fezâilü'l-Kur'ân”, 21; krş. Müsned, V, 26. Diğer bazı rivayetler için bk. Şevkânî, IV, 410-411. İbn Abbas'ın da –bu sûrenin son âyeti hakkında– “Yâsîn'in ve onu okumanın niçin bu kadar faziletli olduğunu bilmiyordum; meğer bu âyetten dolayı imiş” dediği nakledilir Zemahşerî, III, 294-295. Hadislerin sıhhat durumu tartışmalı olmakla beraber, öteden beri İslâm âlimleri Resûlullah'ın bu sûreye özel bir ilgi gösterdiği kanaatini taşımışlar ve müslümanlar da Kur'an tilâvetinde ona ayrı bir yer vermişlerdir. Bu sebeple Yâsîn sûresi için özel tefsirler kaleme alınmıştır Ölülere Yâsîn okunmasıyla ilgili hadiste “ölmek üzere olanlar”ın kastedildiği kanaati hâkim olmakla beraber, bunu öldükten sonra veya ölünün kabri başında okunacağı şeklinde anlayanlar da vardır, bk. Elmalılı, VI, 4004. YASİN SURESİ ABDESTSİZ OKUNUR MU? Kuran'ı Kerim'in Vakia suresinin 79. ayeti “O Kuran'a temizlenenlerden başkası el süremez.” Kuran'ın abdestsiz okunamayacağını açıklıyor. Yasin suresi de, Kuran'ın bir suresi olduğu için bu sureyi Kuran'dan okuyacaksanız abdest almanız gerekiyor. Ezbere okunabilmektedir. YASİN SURESİ HİKMETİ Yasin Suresinin şifa, murat, mağfiret hikmetleri bulunuyor. Hastalar için sürekli okunduğunda, hastanın eceli gelmemişse sağlığına kavuşuyor. Hastanın eceli gelmişse cennetten Rıdvan isminde melek geliyor. Cennet şerbeti içirerek, suya kanmasını sağlıyor. Hasta son nefesini acı duymadan veriyor. Kabre suya doymuş olarak giriyor ve suya ihtiyacı bulunmuyor. YASİN SURESİ NE ZAMAN OKUNUR? Yasin Suresini gece ve gündüz okumak sünnettir. Peygamber Efendimiz, hem gece hem de gündüz okumanın ayrı sevapları olacağını müjdelemiştir. Bütün günahlarının bağışlanmasını isteyenler her gece, ihtiyaçlarının giderilmesini dileyenler de gündüzleri Yasin suresini okumaya devam etmelidirler. Cuma geceleri ve gündüzünde Yasin okumak çok faziletlidir. Ayrıca Cuma günleri kabristan ziyaret edilip, orada bu sure okunursa hem ölmüşleri yararlanacak hem de okuyan kabristandaki ölü sayısı kadar sevap kazanacaktır. . Kur'an-ı Kerim'in kalbi olarak nitelendirilen ve faziletleri oldukça fazla olan Yasin Suresi anlamı, tefsiri, fazileti, Türkçe ve Arapça okunuşu ile Diyanet Türkçe meali konusunda ihtiyaç duyacağınız tüm bilgileri bir araya getirdik. Yasin Suresini telefondan ve bilgisayardan Arapça okuma bilgisine sahip olmadan latin harfleri ile kolayca okuyabilirsiniz. Ayrıca Türkçe Meali ve Fazileti içeriklerinde hem Türkçe anlamı konusunda bilgi edinebilir hem de neden önemli olduğu hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. İşte Yasin Suresi okunuşu ve meali... YASİN SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU 1. Yâsîn 2. Vel Kur’ân-il hakîm 3. İnneke leminel murselîn 4. Alâ sırâtin mustakîm 5. Tenzîlel azîzirrahîm 6. Litunzira kavmen mâ unzire âbâuhum fehum gâfilûn 7. Lekad hakkal kavlu alâ ekserihim fehum lâ yu’minûn 8. İnnâ cealnâ fî a’nâkihim aglâlen fehiye ilel ezkâni fehum mukmehûn 9. Ve cealnâ min beyni eydîhim sedden ve min halfihim sedden feağşeynâhum fehum lâ yubsirûn 10. Ve sevâun aleyhim eenzertehum em lem tunzirhum lâ yu’minûn 11. innemâ tunziru menittebeazzikra ve haşiyerrahmâne bilgaybi febeşşirhu bimağfiretiv ve ecrin kerîm 12. İnnâ nahnu nuhyil mevtâ ve nektubu mâ kaddemû ve âsârehum ve kulle şey’in ahsaynâhu fî imâmin mubîn 13. Vadrib lehum meselen ashâbel karyeh. İz câehel murselûn 14. İz erselnâ ileyhi musneyni fekezzebûhumâ fe azzeznâ bisâlisin fekâlû innâ ileykum murselûn 15. Kâlû mâ entum illâ beşerun mislunâ vemâ enzelerrahmânu min şey’in in entum illâ tekzibûn 16. Kâlû rabbunâ ya’lemu innâ ileykum lemurselûn 17. Vemâ aleynâ illel belâgul mubîn 18. Kâlû innâ tetayyernâ bikum lein lem tentehû le nercumennekum vele yemessennekum minnâ azâbun elîm 19. Kâlû tâirukum meakum ein zikkirtum bel entum kavmun musrifûn 20. Vecâe min aksalmedineti raculun yes’â kâle yâ kavmittebiul murselîn 21. İttebiû men lâ yeselukum ecran ve hum muhtedûn 22. Vemâ liye lâ a’budullezî fetarenî ve ileyhi turceûn 23. Eettehizu min dûnihî âliheten in yuridnirrahmânu bi-durrin lâ tuğni annî şefâatuhum şey’en velâ yunkizûn 24. İnnî izen lefî dalâlin mubîn 25. İnnî âmentu birabbikum fesmeûn 26. Kîledhulil cennete, kâle yâleyte kavmî yâ’lemûn 27. Bimâ gaferelî rabbî ve cealenî minel mukremîn 28. Vemâ enzelnâ alâ kavmihî min badihî min cundin minessemâi vemâ kunnâ munzilîn 29. İn kânet illâ sayhaten vâhideten feizâhum hâmidûn 30. Yâ hasreten alel ibâdi mâ ye’tîhim min resûlin illâ kânûbihî yestehziûn 31. Elem yerev kem ehleknâ kablehum minel kurûni ennehum ileyhim lâ yerciûn 32. Ve in kullun lemmâ cemî’un ledeynâ muhdarûn 33. Ve âyetun lehumul ardul meytetu ahyeynâhâ ve ahrecnâ minhâ habben fe minhu ye’kulûn 34. Ve cealnâ fîhâ cennâtin min nahîliv ve a’nâb ve feccernâ fîha minel uyûn 35. Liye’kulû min semerihî vemâ amilethu eydîhim efelâ yeşkurûn 36. Subhânnellezî halekal ezvâce kullehâ mimmâ tunbitul ardu ve min enfusihim ve mimmâ lâ ya’lemûn 37. Ve âyetun lehumulleyu neslehu minhunnehâre fe izâhum muzlimûn 38. Veşşemsu tecrî limustekarrin lehâ zâlike takdîrul azîzil alîm 39. Velkamere kaddernâhu menâzile hattâ âdekel urcûnil kadîm 40. Leşşemsû yenbegî lehâ en tudrikel kamere velelleylu sâbikunnehâr ve kullun fî felekin yesbehûn 41. Ve âyetul lehum ennâ hamelnâ zurriyyetehum fil fulkil meşhûn 42. Ve halâknâ lehum min mislihî mâ yarkebûn 43. Ve in neşe’ nugrıkhum felâ sarîha lehum velâhum yunkazûn 44. İllâ rahmeten minnâ ve metâan ilâ hîn 45. Ve izâ kîle lehumuttekû mâ beyne eydîkum vemâ halfekum leallekum turhamûn 46. Vemâ te’tîhim min âyetin min âyâti rabbihim illâ kânû anhâ mu’ridîn 47. Ve izâ kîle lehum enfikû mim mâ rezakakumullâhu, kâlellezîne keferû, lillezîne âmenû enut’ımu menlev yeşâullâhu et’ameh, in entum illâ fî dalâlin mubîn 48. Ve yekûlûne metâ hâzel va’du in kuntum sâdikîn 49. Mâ yenzurûne illâ sayhaten vâhideten te’huzuhum vehum yehissimûn 50. Felâ yestetîûne tavsıyeten velâ ilâ ehlihim yerciûn 51. Ve nufiha fîssûri feizâhum minel ecdâsi ilâ rabbihim yensilûn 52. Kâlû yâ veylenâ men beasena min merkadina hâzâ mâ veaderrahmânu ve sadekal murselûn 53. İn kânet illâ sayhaten vâhideten feizâ hum cemî’un ledeynâ muhdarûn 54. Felyevme lâ tuzlemu nefsun şeyen velâ tuczevne illâ mâ kuntum tâ’melûn 55. İnne ashâbel cennetil yevme fîşuğulin fâkihûn 56. Hum ve ezvâcuhum fî zılâlin alel erâiki muttekiûn 57. Lehum fîhâ fâkihetun ve lehum mâ yeddeûn 58. Selâmun kavlen min rabbin rahîm 59. Vemtâzul yevme eyyuhel mucrimûn 60. Elem a’hed ileykum yâ benî âdeme en lâ tâ’buduşşeytân innehû lekum aduvvun mubîn 61. Ve enî’budûnî, hâzâ sırâtun mustekîm 62. Ve lekad edalle minkum cibillen kesîran efelem tekûnû ta’kılûn 63. Hâzihî cehennemulletî kuntum tûadûn 64. lslevhel yevme bimâ kuntum tekfurûn 65. Elyevme nahtimu alâ efvâhihim ve tukellimunâ eydîhim ve teşhedu erculuhum bimâ kânû yeksibûn 66. Velev neşâu letamesnâ alâ a’yunihim festebekus sırâta fe ennâ yubsirûn 67. Velev neşâu lemesahnâhum alâ mekânetihim femestetâû mudıyyev velâ yerciûn 68. Ve men nuammirhu nunekkishu filhalkı, efelâ ya’kilûn 69. Ve mâ allemnâhuşşi’ra vemâ yenbegî leh in huve illâ zikrun ve kur’ânun mubîn 70. Liyunzira men kâne hayyen ve yehıkkal kavlu alel kâfirîn 71. Evelem yerav ennâ halaknâ lehum mimmâ amilet eydîna en âmen fehum lehâ mâlikûn 72. Ve zellelnâhâ lehum feminhâ rekûbuhum ve minhâ ye’kulûn 73. Ve lehum fîhâ menâfiu ve meşâribu efelâ yeşkurûn 74. Vettehazû min dûnillâhi âliheten leallehum yunsarûn 75. Lâ yestetîûne nasrahum ve hum lehum cundun muhdarûn 76. Felâ yahzunke kavluhum. İnnâ na’lemu mâ yusirrûne vemâ yu’linûn 77. Evelem yeral insânu ennâ halaknâhu min nutfetin feizâ huve hasîmun mubîn 78. Ve darebe lenâ meselen ve nesiye halkah kale men yuhyil izâme ve hiye ramîm 79. Kul yuhyihellezî enşeehâ evvele merrah ve huve bikulli halkın alîm 80. Ellezî ceale lekum mineşşeceril ahdari nâren feizâ entum minhu tûkidûn 81. Eveleysellezî halakassemâvati vel arda bikâdirin alâ ey yahluka mislehum, belâ ve huvel hallâkul alîm 82. İnnema emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehû kun, feyekûn 83. Fesubhanellezî biyedihî melekûtu kulli şey’in ve ileyhi turceûn. YASİN SURESİ TÜRKÇE MEALİ 1. Yâ Sîn. 2,3,4. Ey Muhammed! Hikmet dolu Kur'an'a andolsun ki, sen elbette dosdoğru bir yol üzere peygamber gönderilenlerdensin. 5,6. Kur'an, ataları uyarılmamış, bu yüzden de gaflet içinde olan bir kavmi uyarman için mutlak güç sahibi, çok merhametli Allah tarafından indirilmiştir. 7. Andolsun, onların çoğu üzerine o söz azap hak olmuştur. Artık onlar iman etmezler. 8. Onların boyunlarına demir halkalar geçirdik, o halkalar çenelerine dayanmıştır. Bu sebeple kafaları yukarıya kalkık durumdadır. 9. Biz, onların önlerine bir set, arkalarına da bir set çekip gözlerini perdeledik. Artık görmezler. 10. Onları uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar. 11. Sen ancak Zikr'e Kur'an'a uyanı ve görmediği hâlde Rahmân'dan korkan kimseyi uyarırsın. İşte onu bir bağışlanma ve güzel bir mükâfatla müjdele. 12. Şüphesiz biz, ölüleri mutlaka diriltiriz. Onların yaptıklarını ve bıraktıkları eserlerini yazarız. Biz, her şeyi apaçık bir kitapta Levh-i Mahfuz'da bir bir kaydetmişizdir. 13. Ey Muhammed! Onlara, o memleket halkını örnek ver. Hani oraya elçiler gelmişti. 14. Hani biz onlara iki elçi göndermiştik de onları yalancı saymışlardı. Biz de onlara üçüncü bir elçi ile destek vermiştik. Onlar, "Şüphesiz biz size gönderilmiş elçileriz" dediler. 15. Onlar şöyle dediler "Siz de ancak bizim gibi insansınız. Rahmân, hiçbir şey indirmemiştir. Siz sadece yalan söylüyorsunuz." 16. Elçiler ise şöyle dediler "Bizim gerçekten size gönderilmiş elçiler olduğumuzu Rabbimiz biliyor." 17. "Bize düşen ancak apaçık bir tebliğdir." 18. Dediler ki "Şüphesiz biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer vazgeçmezseniz, sizi mutlaka taşlarız ve bizim tarafımızdan size elem dolu bir azap dokunur." 19. Elçiler de, "Uğursuzluğunuz kendinizdendir. Size öğüt verildiği için mi uğursuzluğa uğruyorsunuz?. Hayır, siz aşırı giden bir kavimsiniz" dediler. 20. Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve şöyle dedi "Ey kavmim! Bu elçilere uyun." 21. "Sizden hiçbir ücret istemeyen kimselere uyun, onlar hidayete erdirilmiş kimselerdir." 22. "Hem ben, ne diye beni yaratana kulluk etmeyeyim. Oysa siz de yalnızca O'na döndürüleceksiniz." 23. "O'nu bırakıp da başka ilâhlar mı edineyim? Eğer Rahmân bana bir zarar vermek istese, onların şefaati bana hiçbir fayda sağlamaz ve beni kurtaramazlar." 24. "O taktirde ben mutlaka açık bir sapıklık içinde olurum." 25. "Şüphesiz ben sizin Rabbinize inandım. Gelin, beni dinleyin!" 26,27. Kavmi onu öldürdüğünde kendisine "Cennete gir!" denildi. O da, "Keşke kavmim, Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikram edilenlerden kıldığını bilseydi!" dedi. 28. Kendisinden sonra kavmi üzerine onları cezalandırmak için gökten hiçbir ordu indirmedik. İndirecek de değildik. 29. Sadece korkunç bir ses oldu. Bir anda sönüp gittiler. 30. Yazık o kullara! Kendilerine bir peygamber gelmezdi ki, onunla alay ediyor olmasınlar. 31. Kendilerinden önce nice nesilleri helâk ettiğimizi; onların artık kendilerine dönmeyeceklerini görmediler mi? 32. Onların hepsi de mutlaka toplanıp hesap için huzurumuza çıkarılacaklardır. 33. Ölü toprak onlar için bir delildir. Biz, onu diriltir ve ondan taneler çıkarırız da onlardan yerler. 34,35. Meyvelerinden yesinler diye biz orada hurmalıklar, üzüm bağları var ettik ve içlerinde pınarlar fışkırttık. Bunları onların elleri yapmış değildir. Hâlâ şükretmeyecekler mi?2 2 Bu âyet şöyle de tercüme edilebilir "Meyvelerinden ve kendi ellerinin yaptıklarından yesinler diye biz orada hurmalıklar, üzüm bağları var ettik ve içlerinde pınarlar fışkırttık. Hâlâ şükretmeyecekler mi?"36. Yerin bitirdiği şeylerden, insanların kendilerinden ve daha bilemedikleri nice şeylerden, bütün çiftleri yaratanın şanı yücedir. 37. Gece de onlar için bir delildir. Gündüzü ondan çıkarırız, bir de bakarsın karanlık içinde kalmışlardır. 38. Güneş de kendi yörüngesinde akıp gitmektedir. Bu, mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen Allah'ın takdiri düzenlemesidir. 39. Ayın dolaşımı için de konak yerleri evreler belirledik. Nihayet o, eğrilmiş kuru hurma dalı gibi olur. 40. Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzmektedir. 41. Onların soylarını dolu gemide taşımamız da onlar için bir delildir. 42. Biz, onlar için o gemi gibi binecekleri nice şeyler yarattık. 43. Biz istesek onları suda boğarız da kendileri için ne imdat çağrısı yapan olur, ne de kurtarılırlar. 44. Ancak tarafımızdan bir rahmet olarak ve bir süreye kadar daha yaşasınlar diye kurtarılırlar. 45. Onlara, "Önünüzde ve arkanızda olan şeylerden dünya ve ahirette göreceğiniz azaplardan sakının ki size merhamet edilsin" denildiğinde yüz çevirirler. 46. Onlara Rablerinin âyetlerinden bir âyet gelmez ki ondan yüz çeviriyor olmasınlar. 47. Onlara, "Allah'ın sizi rızıklandırdığı şeylerden Allah yolunda harcayın" denildiği zaman, inkâr edenler iman edenlere, "Allah'ın, dilemiş olsa kendilerini doyurabileceği kimselere mi yedireceğiz? Siz ancak apaçık bir sapıklık içindesiniz" derler. 48. "Eğer doğru söyleyenlerseniz, bu tehdit ne zaman gelecek?" diyorlar. 49. Onlar ancak, çekişip dururlarken kendilerini yakalayacak korkunç bir ses bekliyorlar. 50. Artık ne birbirlerine tavsiyede bulunabilirler, ne de ailelerine dönebilirler. 51. Sûra üfürülür. Bir de bakarsın, kabirlerden çıkmış, Rablerine doğru akın akın gitmektedirler. 52. Şöyle derler "Vay başımıza gelene! Kim bizi diriltip mezarımızdan çıkardı? Bu, Rahman'ın vaad ettiği şeydir. Peygamberler doğru söylemişler." 53. Sadece korkunç bir ses olur. Bir de bakarsın, hepsi birden toplanıp huzurumuza çıkarılmışlardır. 54. O gün kimseye, hiç mi hiç zulmedilmez. Size ancak işlemekte olduğunuz şeylerin karşılığı verilir. 55. Şüphesiz cennetlikler o gün nimetlerle meşguldürler, zevk sürerler. 56. Onlar ve eşleri gölgelerde koltuklara yaslanmaktadırlar. 57. Onlar için orada meyveler vardır. Onlar için diledikleri her şey vardır. 58. Çok merhametli olan Rab'den bir söz olarak kendilerine "Selâm" vardır. 59. Allah, şöyle der "Ey suçlular! Ayrılın bu gün!" 60,61. "Ey Âdemoğulları! Ben, size, şeytana kulluk etmeyin. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır. Bana kulluk edin. İşte bu dosdoğru yoldur, diye emretmedim mi?" 62. "Andolsun, o sizden pek çok nesli saptırmıştı. Hiç düşünmüyor muydunuz?" 63. "İşte bu, tehdit edildiğiniz cehennemdir." 64. "İnkâr ettiğinizden dolayı bugün girin oraya!" 65. O gün biz onların ağızlarını mühürleriz. Elleri bize konuşur, ayakları da kazandıklarına şahitlik eder. 66. Eğer dileseydik, onların gözlerini büsbütün kör ederdik de bu hâlde yola koyulmak için didişirlerdi. Fakat nasıl görecekler ki?! 67. Yine eğer dileseydik, oldukları yerde başka yaratıklara dönüştürürdük de ne ileri gidebilirler, ne geri dönebilirlerdi. 68. Kime uzun ömür verirsek, onu yaratılış itibariyle tersine çeviririz gücünü azaltırız. Hâlâ düşünmeyecekler mi? 69. Biz, o Peygamber'e şiir öğretmedik. Bu, ona yaraşmaz da. Ona verdiğimiz ancak bir öğüt ve apaçık bir Kur'an'dır. 70. Aklen ve fikren diri olanları uyarması ve kâfirler hakkındaki o sözün azabın gerçekleşmesi için Kur'an'ı indirdik. 71. Görmediler mi ki, biz onlar için, ellerimizin kudretimizin eseri olan hayvanlar yarattık da onlar bu hayvanlara sahip oluyorlar. 72. Biz, o hayvanları kendilerine boyun eğdirdik. Onlardan bir kısmı binekleridir, bir kısmını da yerler. 73. Onlar için bu hayvanlarda daha pek çok yararlar ve içecekler vardır. Hâlâ şükretmeyecekler mi? 74. Belki kendilerine yardım edilir diye Allah'ı bırakıp da ilâhlar edindiler. 75. Onlar, ilâhlar için hizmete hazır asker oldukları hâlde, ilâhlar onlara yardım edemezler. 76. Ey Muhammed! Artık onların sözü seni üzmesin. Çünkü biz, onların gizlediklerini de açığa vurduklarını da biliyoruz. 77. İnsan, bizim, kendisini az bir sudan meniden yarattığımızı görmedi mi ki, kalkmış apaçık bir düşman kesilmiştir. 78. Bir de kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek getirdi. Dedi ki "Çürümüşlerken kemikleri kim diriltecek?" 79. De ki "Onları ilk defa var eden diriltecektir. O, her yaratılmışı hakkıyla bilendir." 80. O, sizin için yeşil ağaçtan ateş yaratandır. Şimdi siz ondan yakıp duruyorsunuz.3 3 Bu âyette, Arapların "marh" ve "afar" adını verdikleri iki cins ağacı yaş hâlde iken birbirine sürterek ateş yakmalarına işaret Gökleri ve yeri yaratan Allah'ın, onların benzerini yaratmaya gücü yetmez mi? Evet yeter. O, hakkıyla yaratandır, hakkıyla bilendir. 82. Bir şeyi dilediği zaman, O'nun emri o şeye ancak "Ol!" demektir. O da hemen oluverir. 83. Her şeyin hükümranlığı elinde olan Allah'ın şanı yücedir! Siz yalnız O'na döndürüleceksiniz. YASİN SURESİ KONUSU Yasin suresi; İnsanın ahlâkî sorumlulukları, Vahiy, Hz. Peygamber’i yalanlayan Kureyş kabilesi, Antakya halkına gönderilen peygamberler, Allah’ın birliğini ve kudretini gösteren deliller, Öldükten sonra dirilme, hesap ve ceza konularını ele alıyor. YASİN SURESİ ANLAMI ANLAMI VE ÖNEMİ Surenin ilk harfleri “Ya Sin” harfleriyle başladığı için sureye Yasin adı verilmiştir. Ya-Sin harfleri surelerin başında bulunan mukataa harflerdendir. Bu harfler manaları kapalı, farklı anlamlara gelebilecek müteşabih harflerdir. En güçlü anlam yorumu “Ey İnsan” çağrısı olarak yapılmaktadır. Yasin suresinin önemini Hz. Peygamber bir hadisinde “Yasin, Kuran’ın kalbidir. Kim bu sureyi okursa Allah ona Kuran’ı on kez hatmetmiş sevabı verir” şeklinde açıklamıştır. YASİN SURESİ KAÇ SAYFA VE KAÇ AYET? NE ZAMAN İNDİRİLMİŞTİR? Yasin suresi 83 ayet, 6 sayfadan oluşuyor. Hz. Peygamberin Medine’ye hicretinden önce Mekke’de Cin suresinden sonra indirilmiştir. Yasin Suresi Kaçıncı Sayfa ve Cüz İçinde Bulunuyor? Yasin Suresi 22. ve 23. cüzlerinde bulunuyor. Yasin suresi 439. sayfadan başlayıp, 444. sayfada bitiyor. YASİN SURESİNİN FAZİLETLERİ Hadis kaynaklarında Hz. Peygamber’den Yâsîn sûresinin faziletine dair nakledilmiş sözler yer alır. Bunlardan biri şöyledir “Her şeyin bir kalbi vardır; Kur’an’ın kalbi de Yâsîn’dir” Tirmizî, “Fezâilü’lKur’ân”, 7; Dârimî, “Fezâilü’l-Kur’ân”, 21; krş. Müsned, V, 26. Diğer bazı rivayetler için bk. Şevkânî, IV, 410-411. İbn Abbas’ın da –bu sûrenin son âyeti hakkında– “Yâsîn’in ve onu okumanın niçin bu kadar faziletli olduğunu bilmiyordum; meğer bu âyetten dolayı imiş” dediği nakledilir Zemahşerî, III, 294-295. Hadislerin sıhhat durumu tartışmalı olmakla beraber, öteden beri İslâm âlimleri Resûlullah’ın bu sûreye özel bir ilgi gösterdiği kanaatini taşımışlar ve müslümanlar da Kur’an tilâvetinde ona ayrı bir yer vermişlerdir. Bu sebeple Yâsîn sûresi için özel tefsirler kaleme alınmıştır Ölülere Yâsîn okunmasıyla ilgili hadiste “ölmek üzere olanlar”ın kastedildiği kanaati hâkim olmakla beraber, bunu öldükten sonra veya ölünün kabri başında okunacağı şeklinde anlayanlar da vardır, bk. Elmalılı, VI, 4004. YASİN SURESİ ABDESTSİZ OKUNUR MU? Kuran’ı Kerim’in Vakia suresinin 79. ayeti “O Kuran’a temizlenenlerden başkası el süremez.” Kuran’ın abdestsiz okunamayacağını açıklıyor. Yasin suresi de, Kuran’ın bir suresi olduğu için bu sureyi Kuran’dan okuyacaksanız abdest almanız gerekiyor. Ezbere okunabilmektedir. YASİN SURESİ HİKMETİ Yasin Suresinin şifa, murat, mağfiret hikmetleri bulunuyor. Hastalar için sürekli okunduğunda, hastanın eceli gelmemişse sağlığına kavuşuyor. Hastanın eceli gelmişse cennetten Rıdvan isminde melek geliyor. Cennet şerbeti içirerek, suya kanmasını sağlıyor. Hasta son nefesini acı duymadan veriyor. Kabre suya doymuş olarak giriyor ve suya ihtiyacı bulunmuyor. YASİN SURESİ NE ZAMAN OKUNUR? Yasin Suresini gece ve gündüz okumak sünnettir. Peygamber Efendimiz, hem gece hem de gündüz okumanın ayrı sevapları olacağını müjdelemiştir. Bütün günahlarının bağışlanmasını isteyenler her gece, ihtiyaçlarının giderilmesini dileyenler de gündüzleri Yasin suresini okumaya devam etmelidirler. Cuma geceleri ve gündüzünde Yasin okumak çok faziletlidir. Ayrıca Cuma günleri kabristan ziyaret edilip, orada bu sure okunursa hem ölmüşleri yararlanacak hem de okuyan kabristandaki ölü sayısı kadar sevap kazanacaktır.

ve cealnâ min beyni eydîhim sedden ne için okunur